Sanat

Yıldızlı Gece ve Vincent Van Gogh

Yıldızlı Gece ve Vincent Van Gogh

Yıldızlı Gece ve Vincent Van Gogh konumuzda dünyaca ünlü tablonun tarihine ve gizemine yakından göz atıyoruz. Arkanıza yaslanın ve dünyaca ünlü bu tablonun etkileyici hikayesine gözlerinizle tanık olun.

Ruhuna ilaçtır gördüğün rüzgarlar Yıldızlı Gece ’de. Tanrı Van Gogh’u henüz doğmamış insanlar için yaratmıştı belki de. Onun gördüklerini diğer insanlar görmüyordu. Önceleri istediği tek şey gördüklerini insanlarla paylaşmaktı. Sonra fark etti ki aklında sadece sonsuzlukla kurduğu ilişki vardı ve onun için çiziyor, onun için yaşıyordu. Rüzgarın ruhunda bıraktığı kıpırdanışı, gökyüzüne baktığında gördüğü heyecan verici hazzı çizmekten başka bir şey istemiyordu. Henüz görmediği resimler için, yeni bir ışık bulmak isterken; resmin kendisi olmuştu ve bütün yıldızları gözler önüne sermişti o yıldızlı gecede. Yaşamı boyunca tek bir odada kalan Van Gogh, kulağını kestikten sonra hastanede yattığı esnada hiç benimsemediği bir resimle gösterdi kendini. Van Gogh, çizdiği bütün ihtişamlı tabloların içindeydi artık. 

Yıldızlı Gece ve Vincent Van Gogh

30 Mart 1853 yılında dünyaya gelen Hollandalı post- izlenimci Vincent Van Gogh, 1888 yılının Şubay ayında Güney Fransa’daki Arles şehrine taşınmaktadır. Akabinde en iyi arkadaşı, kadim dostum dediği Paul Gauguin, Vincent’i ziyarete gelerek iki ay kadar ona eşlik etmiştir. Ancak beraber ortak çalışmalara imza attığı Gauguin’in gitme vakti gelmiştir. Bunu Vincent’e söyleyen Gauguin hiç beklemediği bir tepki ile karşılaşarak, Vincent’in kendi sağ kulağını kesmesine, büyük bir bunalıma girmesine zemin hazırlamıştır. Gauguin’e gönderilmesi için tamamını kestiği kulağı, onu Arles’ten 25 km uzaklıkta olan Saint Remy’de bulunan Saint Paul de Mausole akıl hastanesine kendi isteğiyle yatmasına neden olmuştur.

Hastaneye yattıktan yaklaşık bir yıl sonra koğuş sorumlusunun gözetimi altında kalarak resim çizmesine izin verilmişti. Vincent, o dönemlerde çizimlerinde doğanın görüntüsüne, sesine odaklanarak selvi ağaçlarını, gökyüzünü, yıldızları; rengin ritimlerini, hareketini, birbirine dolanan, dalgalı yuvarlak, kısa veya keskin fırça darbelerinin yer aldığı manzara çizimlerine yönelmişti. Tam da bu dönemde ölümünden bir yıl önce 1889 yılının Haziran ayında tüm yüzyılların tablosunu (diğer tabloları gibi), ‘Yıldızlı Gece (The Starry Night)’yi çizmişti.

Yıldızlı Gece tablosunda gök ve yeri kendi gözlemiyle çizen Van Gogh, diyagonal olarak adlandırdığımız fırça darbeleriyle ufkun üzerinde büyük bir ışık kaynağı oluşturmaktadır.  Çizimde bulunan her şey sadece on bir parlak yıldız değil, koyu mavi gökyüzü de dairesel hareketlerle dans ediyor ve iç içe geçmiş sarmal şekiller ise buna eşlik etmektedir. Sağ üstte olağan dışı renkte turuncu bir ay ve onu çevreleyen güneş iç içe resmedilmiştir.

Hastanedeyken çizdiği yıldızlı gece resminde Van Gogh tıpkı dediği gibi gördüklerini resmederek, gerçeklikten uzak, olmayan bir köyü de çiziminde inşa etmiştir. Çizimlerinin hiçbirinde demir parmaklıkları görmediğimiz gibi, Vincent’in ruhunun özgürlük sınırlarını aştığının da görmekteyiz.

Yıldızlı Gece Gizemi

2004 yılında Hubble, uzay teleskobu kullanılarak gerçekleştirilen gözlemler esnasında, uzak yıldızlarının dönen gaz ve toz bulutlarının çevrelendiğini ortaya çıkarmıştır. Ortaya çıkan bu dönen gaz ve toz bulutlarının görüntü ve hareketliliğinin gizemli bir biçimde Vincent’in Yıldızlı Gece tablosunu anımsattığı iddia edilmektedir. Bu iddia ile birlikte Vincent Van Gogh’un diğer resimleri de incelendiğinde, resimlerinin çoğunda çalkantılı, akışkan yapıların farklı bir desen oluşturduğu ortaya konulmaktadır.

Aslına bakarsanız Vincent, Yıldızlı Gece resminde farkında olmadan içindeki çalkantı ve buhranlar eşliğinde doğayı betimleyerek, hareket ve ışığı zihninde birleştirerek bilimin en karmaşık, zor kavramı olan ‘türbülans’ı keşfetmiştir. Böylelikle doğanın bir parçası olduğunu kendi deyimiyle ‘resmin kendisi’ olduğunu göstermiştir.

Akışkanlar dinamiğine göre türbülans ise şu şekilde ifade edilir: büyük ya da daha küçük ölçekli yapılar oluşturmak veya geliştirmek için şiddetli bozukluğu olan akışı tanımlamak için kullanılan terimdir. Türbülans aynı zamanda bulutların oluşmasına neden olan akışa sahiptir. Çizimde ise Büyük Ay Yıldızları’nın çevresinde bir türbülans etkisine sahip gibi görünmektedir.

Van Gogh sadece hastane döneminde değil, daha önce de Yıldızlı Gece’yi çizimlerinde resmetmiştir. 1888 yılında Starry Night Over The Rhone adlı eseri ise Fransa’da ışıklara, yıldızlara, aya ilk ilgi duyduğu dönemlerde çizmiştir.

Vincent’in Yıldızlı Gece tablosu sadece bilimle değil, aynı zamanda tabloda yer alan selvi ağaçlarının genellikle mezarlıklarda bulunmasından dolayı ölümü de çağrıştıran bir etkisi bulunmaktadır. Van Gogh, tıpkı Yıldızlı Gece tablosundaki gibi yıldızlara ulaşmanın yolu bulmuştur:

‘’Yıldızlara bakmak beni hayal dünyasına daldırır. Kendime sorarım, Fransa haritasındaki noktalar arasında seyahat edip belli bir noktaya ulaşıyoruz, neden gökyüzündeki parlak noktalara ulaşamıyoruz? Nasıl trene atlayıp Tarasvona veya Rouen’e gidiyorsak yıldızlara ulaşmak için de ölebiliriz.’’  Vincent Van Gogh

Bir yanıt yazın